www.dailymotion.com/.../x9ym3d_ney-uyan-ey-go...
Peygamber Aşığı Bir Allah Dostu: Hz. Mevlana
MEN BENDE-İ KUR’ANEM EGER CAN DAREM
MEN HÂK-İ REH-İ MUHAMMED MUHTAREM
EGER NAKL KUNED CÜZ İN KES EZ GÜFTAREM
BİZAREM EZ U VEZ AN SUHEN BİZAREM
“BEN YAŞADIKÇA KUR’AN’IN BENDESİYİM
BEN, HZ. MUHAMMED MUSTAFA’NIN YOLUNUN TOZUYUM
BİRİ BENDEN BUNDAN BAŞKASINI NAKLEDERSE
ONDAN DA ŞİKAYETÇİYİM, O SÖZDEN DE ŞİKAYETÇİYİM”
Hz Mevlana
Hz. Mevlana’nın Dilinden Naat-ı Şerif
Ya Habiballah resul-i halık-ı yekta tüyi,
Ber güzin-i Zülcelali pak-ü bihemta tüyi;
Nazenin-i Hazret-i Hak sadr-ü bedr-i kainat,
Nur-i çeşm-i Enbiya çeşm-i çerağ-i ma tuyi;
Der şeb-i Mi’rac bude Cebrail ender rikab,
Pa nihade ber ser-i nüh künbedi hazra tüyi;
Ya resulallah tü dani ümmetanet acizend,
Rehnüma-yi acizani bi ser-ü bi pa tüyi;
Servi bostan-i risalet nev behar-i ma’rifet,
Gülbün-i bağ-ı şeriat sünbül-i bala tüyi;
Şemsi Tebrizi ki dared na’ti Peygamber ziber,
Mustafa vü Mücteba an seyyid-i ala tüyi.
Ber güzin-i Zülcelali pak-ü bihemta tüyi;
Nazenin-i Hazret-i Hak sadr-ü bedr-i kainat,
Nur-i çeşm-i Enbiya çeşm-i çerağ-i ma tuyi;
Der şeb-i Mi’rac bude Cebrail ender rikab,
Pa nihade ber ser-i nüh künbedi hazra tüyi;
Ya resulallah tü dani ümmetanet acizend,
Rehnüma-yi acizani bi ser-ü bi pa tüyi;
Servi bostan-i risalet nev behar-i ma’rifet,
Gülbün-i bağ-ı şeriat sünbül-i bala tüyi;
Şemsi Tebrizi ki dared na’ti Peygamber ziber,
Mustafa vü Mücteba an seyyid-i ala tüyi.
Naat’ın Türkçesi:
Ey Allah’ın sevgilisi! Eşsiz Yaratıcı’nın Elçisi sensin,
Allah’ın kulları arasından seçtiği pak ve benzeri olmayan sensin;
Ulu Allah’ın nazlısı, kainatın yüksek derecelisi ve tekemmül etmişi
Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin ışığı sensin;
Miraç gecesi “Cebrail” rikabında olduğu halde,
Dokuz kat yeşil kubbenin üstüne ayak basan sensin;
Ey Allah’ın Elçisi! Bilirsin ki ümmetlerin acizdirler,
Başsız, ayaksız acizlerin yol göstericisi sensin;
Peygamberlik bostanının selvisi, ma’rifet dünyasının ilk baharı,
Şeriat bağının gül fidanı, yüce sünbül sensin;
Şemsi Tebrizi* Peygamberin methini ezberlemiştir,
Mustafa vü Mücteba, o yüksek Ulu sensin.
Allah’ın kulları arasından seçtiği pak ve benzeri olmayan sensin;
Ulu Allah’ın nazlısı, kainatın yüksek derecelisi ve tekemmül etmişi
Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin ışığı sensin;
Miraç gecesi “Cebrail” rikabında olduğu halde,
Dokuz kat yeşil kubbenin üstüne ayak basan sensin;
Ey Allah’ın Elçisi! Bilirsin ki ümmetlerin acizdirler,
Başsız, ayaksız acizlerin yol göstericisi sensin;
Peygamberlik bostanının selvisi, ma’rifet dünyasının ilk baharı,
Şeriat bağının gül fidanı, yüce sünbül sensin;
Şemsi Tebrizi* Peygamberin methini ezberlemiştir,
Mustafa vü Mücteba, o yüksek Ulu sensin.
***
Mevlevi Ayinlerinde okunan Naat:
“Yâ Hazret-i Mevlana Hak dost,
Ya Habiballah resul-i halık-ı yekta tüyi,
Ber güzin-i Zülcelali pak-ü bihemta tüyi
Dost Sultanım,
Nazenin-i Hazret-i Hak sadr-ü bedr-i kainat,
Nur-i çeşm-i Enbiya çeşm-i çerağ-i ma tuyi
Ya Mevlana hak dost
Şemsi Tebrizi ki dared na’ti Peygamber ziber,
Mustafa vü Mücteba an seyyid-i ala tüyi
Ya tabibel gulub ya Veliyallah Allah dost.
Ya Habiballah resul-i halık-ı yekta tüyi,
Ber güzin-i Zülcelali pak-ü bihemta tüyi
Dost Sultanım,
Nazenin-i Hazret-i Hak sadr-ü bedr-i kainat,
Nur-i çeşm-i Enbiya çeşm-i çerağ-i ma tuyi
Ya Mevlana hak dost
Şemsi Tebrizi ki dared na’ti Peygamber ziber,
Mustafa vü Mücteba an seyyid-i ala tüyi
Ya tabibel gulub ya Veliyallah Allah dost.
Mevlevi Ayinlerinde okunan Naat’ın Türkçesi:
“Ya Hazreti Mevlânâ Hak Dostu,
Ey Allah’ın sevgilisi! Eşsiz Yaratıcı’nın Elçisi sensin,
Allah’ın kulları arasından seçtiği pak ve benzeri olmayan sensin;
Ulu Allah’ın nazlısı, kainatın yüksek derecelisi ve tekemmül etmişi
Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin ışığı sensin;
Şemsi Tebrizi Peygamberin methini ezberlemiştir,
Mustafa vü Mücteba, o yüksek Ulu sensin.
Ey Allah’ın sevgilisi! Eşsiz Yaratıcı’nın Elçisi sensin,
Allah’ın kulları arasından seçtiği pak ve benzeri olmayan sensin;
Ulu Allah’ın nazlısı, kainatın yüksek derecelisi ve tekemmül etmişi
Peygamberlerin gözünün nuru bizim gözlerimizin ışığı sensin;
Şemsi Tebrizi Peygamberin methini ezberlemiştir,
Mustafa vü Mücteba, o yüksek Ulu sensin.
* not: Mevlâna, kendisi ile Şemsi Tebrizi arasında ayrılık ve gayrılık bulunmadığını göstermek için olmalı ki şiirlerinde hep Şemsi Tebrizi mahlasını kullanmıştır.
Hz. Mevlana, Peygamber Efendimiz(sas)’i şu sözlerle anlatmıştır:
PEYGAMBERLER SERVERİ, SAFÂ DENİZİ HZ. MUHAMMED
Ey kardeş, Bir olan Allah’a ve Hz. Muhammed’e yapış da ten Ebu Cehil’inden kurtul!
Allah’ın lütufları, Mustafa (a.s.)’a vaatlerde bulundu da dedi ki “Sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez.
Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim; Kur’ân’dan bir şey eksiltmeye, O’na bir şey katmaya yeltenen kişiye ben engel olurum.
Ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder; onları hor, hakir bir hale koyarım.
Hiç kimse Kur’ân’ı değiştirmeye kudret bulamaz; O’na ne bir şey ilâve edebilirler; ne O’ndan bir şey eksiltebilirler. Sen, benden daha iyi bir koruyucu arama!”
(Ey Ahmed!) kim senin sofrandan başka bir sofraya giderse bil ki şeytan, onunla aynı kâseden yemek yer.
Kim senin komşuluğundan kaçarsa şüphe yok ki, ona şeytan komşu olur.
Bu devir, senin devrindir. Çünkü Kelîm olan Musa bile daima senin zamanını arzuladı.
Musa, senin devrinin parlaklığını, o devirdeki tecelli sabahının zuhûrunu gördü de:
“Yarabbi, o ne rahmet devri; o devir, rahmetten de ileri; o devirde güzellik var.
Musa’nı denizlere daldır da Ahmed’in devrinde çıkar!” dedi.
Ahmed, ümmetler “Yarabbi” desinler diye dünyada nice putlar kırdı.
Ahmed’in çalışması olmasaydı sen de ataların gibi puta tapardın.
O’nun ümmetler üzerindeki hakkını bil! Başın, puta secde etmekten, bunu bilesin diye kurtuldu.
İncil’de Mustafa (a.s.)’nın, o peygamberler serverinin, o safâ denizinin adı vardı.
Sıfatları, şekli, savaşı, oruç tutuşu ve yemek yiyişi anılmıştı.
(Bir) Hıristiyan taifesi, o ad ve o hitap kendilerine ulaştığı zaman sevap için;
O yüce adı öperler; o lâtif vasfa yüz sürerlerdi.
Onlar, Ahmed adına sığındıklarından dolayı (şerlerden, fitnelerden) korundular.
Ahmed’in adı böyle yardım ederse acaba nuru (insanı) nasıl korur ?
O’nu görmek için bir uçtan diğer uca yedi kat gök, hurilerle meleklerle dolmuştu.
Hepsi kendilerini, onun için bezemişti; fakat O’nda sevgiyle aşktan, sevgiliye meyil ve muhabbetten başka bir hevâ ve heves yoktu ki!
(Ey Muhammed!) bu fanî cihandaki körleri katar katar çek!
Ey takvâ sahiplerinin imamı, bu hayallere kapılanları makamına kadar götür!
Doğru yolu gösterenin işi budur; sen de doğru yolu gösterensin; âhir zamanın yasına neşesin sen!
(I/782, III/1197-1200, V/267, 268, II/355-358, 366-368, I/0727-730, 732, 737, 3950, 3951, IV/1470, 1472, 1471)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder