5 Eylül 2013 Perşembe

KEDİM ve Ben ...

Kedim ortalıklarda yoktu. Baktım musalla taşının altında ,boynunu uzatmış inleyerek mırıldıyor Bana bakarak,DOST'unu özlediğini ,,belli ediyordu

Ama aynalara baktım, doğru söylüyor. Giden geri gelmiyor, haberin olsun. Gençlikten sonra, hazan geliyor. Giden geri gelmiyor, haberin olsun!

Dönmeyeceğini biliyor ama, VEFA işte, insan olsaydım daha fazlasını yapardım. diyordu sanki...

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kedim pek bir keyifliydi. sevenlerden memnundu bu akşam ..

Yalnız merdiven de , içeri girenleri değil dışarda '' Çay'' içenlere bakıyordu Niyeyse ?!!!

İçeri girdim çıktım ,baktım avluda. Musallaya bakıyor.

Öyle uzun baktı ki, gündüz gönderdiği musalla üstündeki , çiçeği kalmış yere uzun uzun bakıyor...

Ben nerede ise gündüz, Tabutun altına girip te , kenar da beklemeyim-bana- ayıp olur kabilinden namazı kılıp tabutu taşıyacak zannettim.

Akşam ise inanın canlandırma değil, ben dışarı da o musallaya nazır.. öyle bakıyordu. Dost işte YAŞAMAKTAYKEN de ÖLÜNCE de hep *Vefa* aranıyor.

Bu akşam nasıl olduğunu, sabah ve akşamda, yaşam da ve hayatta insana AHİRET DOSTU lazımmış. Çok acı bir ders verdi. Kedim..Bu akşam çok acı..ders verdi bana ....

SEVMEKLE İLGİLENMEDİ ,CANI YANIKTI.. VE SEVENLERİN ÇOKLUĞU ACISINA TEK TESELLİ İDİ. dostlarımızı ASLA TERKETMEYİN,İYİ DE KÖTÜ DE HER ZAMAN.

Kedim bu akşam merdivenin tepesinde oturuyordu. Hem kendini sevdiriyor, hemde çay ocağında kendisini sevmeyenlere bakıyordu

Neden kendisini sevmiyorlardı, üzülüyordu. Ama olsun çaya gelen merdiven başına kendisini sevmeye gelirdi nasıl olsa !!!....

Kedimle görüşemedik, ama yarın hesabını keser kesin... ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kedim Yatsı da camide yoktu. Herhalde başka camiye gitti. İyi ki gitti. Onu SEVEN AZ OLACAKTI. Hele CUMA kalabalığı,

sonrası Yatsı da az kişi sevecek olması ONU ÜZERDİ. Belki GİTTİĞİ yerde, lüx arabaların park ettiği,

ŞENŞAKRAK gençliğin AKIN AKIN DOLDURDUĞU EĞLENCE YERLERİ gibi çok insan gelebilirdi. Ama inş. YARIN aynı olmaz !!!

Kedim bugün otrtalıklarda gözükmüyor. Ya benden erken geldi , gitti. Veya gittiği camide kalmaya karar verdi. Eğer öyle ise yaşadı. Nede olsa daha çok seveni var.

Kedim 2 gündür ortada gözükmüyor. Kesin Sultanahmet te #rab4a mitinglerine gitmiş olabilir. Hem Camiye lüks arabalar- ailece- hem de bir çok insan geliyor. Burada sevilmek daha güzel. SEVEN var, SEVİLEN var. Öyleyse bu kapıdan ayrılmam. KOVANA kadar....diye düşünmüş olabilir.


  Bugün çok değişik bir gündü. Pazar oluğu için cami oldukça kalabalık ve kedimi seven çok oldu. Arkasından camimizde Hacı adaylarını seminere aldılar. Onları bilgilendirdiler .  Tabi sabah Mekke de ki kardeşin İnşaallahına, bir de hacı adayımıza emanetimizi yükledik.
Arkasından mahallemizden bir cenaze çıktı.
Ölümü çok hatırlayınız. Onu hatırlamak, insanı günah işlemekten korur ve ahirette zararlı olan şeylerden sakınmaya sebep olur) buyuruldu.

Evet bir başka oldum. Hele kızkardeşin '' Kardeşiiim.. diye arkasından bağırışı yok mu!!  Çok garip oldum. Mevlam sabırlar versin. 

Kedim  pazar olması, Cenaze sebebiyle bugün bayağı sevildi. Ama cenaze sahipleri has dostmuş, hepsi namazına iştirak etti.
O rahmetli de esas yurduna uğurlandı.Ve buradaki vazifesi bitti. Allah CC sonumuzu hayıretsin inşaallah...
 Bugün Pazartesi ve kedim merdivenin önünde karşıladı.Belli ki bugün ''SEVENİ AZ'' , hiç öyle TREEP filan
yapmadı. Bayağı da sevdirdi kendini...
Çıkışta mı, zaten '' AZ CEMAAT'' bugün bu kadarına ''NASİPMİŞ''  DER GİBİYDİ..Az da olsa ''sevilmek''
hele ''İÇERİDEN'' sevilmek güzel bir duyguydu !!....
 Kesin yarın buraya uğramaz dedim. Bu kadar az sevgiden sonra....Sultanahmet te #rab4a mitinglerine gitmişde olabilir.Camiye lüks arabalar- ailece- hem de bir çok insan geliyor. Burada sevilmek daha güzel. Gençler şenşakrak, çocuklar cıvıl cıvıl ..Hem de 5 vakit geliyorlar...SEVEN var, SEVİLEN var. Öyleyse bu kapıdan ayrılmam. KOVANA kadar....diye düşünüp gelmez ..dedim.
Ama yanıldım. Ve fakat cami çıkışı durduğu yer neresiydi biliyor musunuz. Musallaya yakın ''ORAYA '' bakarak duruyordu. Adeta ben hayvanım ama sizden daha VEFA lıyım. Bizim dostluğumuz DÜNYA lık..
halbuki sizin ki, DÜNYA AHİRET DOSTLUĞU olmalı.. Eeee !! Hacı Bayram'ın ( K:S) bile 1,5 dostu olduktan sonra....Çok şey anlattı bakışlarıyla çoook..! , hayvan dersin AMA !!!...
Çarşamba gecesi avlu çok sakin, hemen hemen, in-cin top oynuyor ya.. o hesap .. Geleni, seveni az gece..
Sabah aynı durum..Ama ikindi bir başka oldu .. İçerisi de , dışarısı da neredeyse dolu ..Cami cemaati, cenaze yakınları cami ve avlusunu doldurdu. Hem tatlı, hem acı bir his... Hem seviliyorsun, hem cenaze var ...
Sevmek , sevilmek ...
Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mânâ-yı harfiyle sev; mânâ-yı ismiyle sevme. "Ne kadar güzel yapılmış" de. "Ne kadar güzeldir" deme. Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü, bâtın-ı kalb âyine-i Sameddir ve Ona mahsustur."
اَللّٰهُمَّ ارْزُقْنَا حُبَّكَ وَحُبَّ مَا يُقَرِّبُنَاۤ اِلَيْكَ de.İşte, bütün tâdât ettiğimiz muhabbetler, eğer bu suretle olsa, hem elemsiz bir lezzet verir, hem bir cihette zevalsiz bir visaldir. Hem muhabbet-i İlâhiyeyi ziyadeleştirir. Hem meşru bir muhabbettir. Hem ayn-ı lezzet bir şükürdür. Hem ayn-ı muhabbet bir fikirdir."(1)
Ya Muhabbet-i İlahiyeyi ziyadeleştiriyor.



Lügatler :

âhiret : öldükten sonra sonsuz olarak devam edecek olan hayat
azâb : büyük sıkıntı, acı
âzamüşşer : büyük zarar
beşer : insanlık
biçare : çaresiz
cennet-i mâneviye : mânevî cennet
dahil : iç
ecza : cüzler, parçalar
ehl-i iman : Allah’a ve Ondan gelen her şeye inananlar, mü’minler
ehvenüşşer : iki şerden daha az zararlı olanı
fehim : anlayış, kavrayış
hakaik-i imaniye : iman hakikatleri, esasları
idam-ı ebedî : bütün sevdiklerinden sonsuza kadar ayrılış; dönmemek üzere sonsuza dek yok oluş
inkâr eden : inanmayan, kabul etmeyen
itikad : inanç
izale eden : gideren, ortadan kaldıran
kanun-u esasî : temel kanun, anayasa
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
küfr-ü mutlak : sınırsız inançsızlık; Allah’ı ve Allah’tan gelen her şeyi inkâr etme, kabul etmeme
men edilmek : yasaklanmak
menfî hareket : yıkmak, yakmak, saptırmak, inkâr etmek gibi olumsuz ve yıkıcı hareket, davranış
mesut : mutlu
mu’cize-i mâneviye : mânevî mu’cize
muazzep : eziyet çeken, sıkıntı gören
mümanâat etmek : engel olmak
müsaadekâr : müsaade eden, izin veren
müsbet hareket : yapmak, yol göstermek, yardım etmek gibi olumlu ve yapıcı hareket, davranış
nâşir : neşreden, yayan
neşir : basma, yayma
saadet : mutluluk
şehadet etmek : şahit olmak, tanıklık etmek
şükretmek : Allah’ın (c.c.) nimetlerine karşı memnunluk gösterip Ona teşekkür etmek
tasdik etmek : doğrulamak, onaylamak
tazyikat : baskılar
Ana Sayfa | Risale-i Nur Külliyatı | Tarihçe-i Hayat | ISPARTA HAYATI | Nur talebelerine Üstad Bediüzzaman'ın son dersi

Demek Risale-i Nur, beşeri anarşistlikten kurtarmaya bir derece vesile olduğu gibi, İslâmın iki kahraman kardeşi olan Türk ve Arabı birleştirmeye, bu Kur’ân’ın kanun-u esasîlerini neşretmeye vesile olduğunu düşmanlar da tasdik ediyorlar.

Madem bu zamanda küfr-ü mutlak Kur’ân’a karşı çıkıyor. Küfr-ü mutlakta Cehennemden ziyade dünyada da daha büyük bir cehennem var. Çünkü, ölüm madem öldürülmüyor. Hergün beşerde otuz bin cenaze ölümün devamına şehadet ediyor. Bu ölüm küfr-ü mutlaka düşenlere, yahut taraftar olanlara, hem şahsın idam-ı ebedîsi ve bütün geçmiş, gelecek akrabalarının da idam-ı ebedîsi olarak düşündüğü için, Cehennemden on defa daha fazla dehşetli cehennem azâbı çeker. Demek o cehennem azâbını küfr-ü mutlakla kalbinde duyuyor. Çünkü, herbir insan akrabasının saadetiyle mesut, azabıyla muazzep olduğu gibi Allah’ı inkâr edenlerin itikadlarınca bütün o saadetleri mahvoluyor, yerine azaplar geliyor. İşte bu zamanda, bu dünyada bu mânevî cehennemi insanların kalbinden izale eden tek bir çaresi var. O daKur’ân-ı Hakîmdir. Ve bu zamanın fehmine göre onun bir mu’cize-i mâneviyesi olan Risale-i Nur eczalarıdır.



















#rab4a
              Cenaze, Ölüm düşünce çok , bugün....
Ve hiç pas vermedi. Öne doğru kaykıldı, yaylandı- bir mırıltı- bir umursamazlık vardı üstünde; amannn İSTERSEN SEV !!
 Onu sevenler ayağa kalksın dendi Biz ise eğilip, secde ettik.!!! Sen zaten SECDE edenlerdensin..Etmeyen YENİ dostlar sevsin beni .....

 Bugün değişik kedim..
  Hiç kimseye eyvallahı yok. Beni görür görmez umarsız hareket ve triplere girdi. Seven az, gelenler , sevenler aynı... Artık değişiklik istiyordu. Çay ocağına kadar gelipte, Onu sevmeyenlere de garip garip baktı. Ama zorla  sevdiremezdi kendini.. Zorla da herkes O'nu SEVİP içeri girmezdi.

 SEVMEDEN SEVİLMEK olur mu!! ki... Ama Rahmet-i İlahi şefkati ile yine de SEVMEleri için ŞEFKAT tokatları ile uyandırıyor ;

Hayatımızın başrolünde “Her şeye gücü yeten” var…
Allah’ın rahmeti her yere yağan yağmur gibidir. Taşlar o rahmetten pay almıyor gibi görünse de yağan yağmurla o taşlar kum olur, kumlar ufalanır toprak olur; toprak gibi bir şeyden her şeyi yaratan Allah’tır. Böylece yağmur, taşlar, sert kayalar için de rahmet olur. Rahmetten nasibini almayacak hiçbir şey yoktur.
Herkes bir şekilde nasibini buluyor amma “Ben Allah’ın rahmetinden çok uzağım!” diye düşünmek, içinde bulunduğu problemi büyütmektir. Allah’ın en büyük rahmeti İslamiyet’tir. Rahmetten pay alamıyorum diyen, Kur’an’ın bir emrine uysa rahmetten pay alır. Tembelliğe, acizliğe, düşmanlığa, günahlarına tövbe etse; kısacası terk ettiği her haramla rahmetten pay alır. Nefsin esiri olmadığımız her hadise, rahmetten pay almak demektir. Çünkü evvela dünyamızı sonra ahiretimizi cennet eder.
Amma bazıları Allah’ın rahmetini uzaklarda arıyor… Gözünü bir şeye dikiyor, sadece onu istiyor. Olmayınca da “Ben Allah’ın rahmetinden uzağım!” diyor. İnsan her konuyu kendi hisleriyle, mantığıyla ölçmeye kalksa yanlış yerlere varır. Rahman Suresi’nde buyrulmuş ki, “Rabb’inizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?” Sahip olduğumuz nimetleri, imkânları düşünsek, bizden daha kötü durumda olan nice insanların halini görsek, anlasak işte o zaman deriz ki, “Allah’ım! Verdiğin bunca nimetlere nâmütenahi şükürler olsun… Ben bunları hak edecek bir şey yapmadım. Sen bunları rahmetinle bana ikram ettin.”
Dâhiliye doktoru bir arkadaşımla sohbet ederken, hatırasını anlatmıştı: Bir hasta gelmiş. Şikâyetlerini anlatmış. Bizim doktor arkadaş da reçeteyi yazmış uzatmış; “bunu suya koy iç.” Adam bunu yanlış anlamış. Eczaneye gidip ilaç alacağına eve gidip reçete kâğıdını bir bardak suya koyup içmiş, sonra da “iyileştim” demiş. Tekrar doktora gelip, “Doktor bey, verdiğin reçete bana çok iyi geldi. Suyu içer içmez kendime geldim.” Bunu bana anlatan doktor arkadaşım dedi ki, “İlaç, bana iyi gelecek, diye içilen ilaç faydalı oluyor. İlacın faydasına inanmazsa hiçbir ilaç, hiçbir doktor o hastaya fayda vermez. İyileşmek istemeyen hastalarım var. İşte bunların tedavisi uzun sürüyor…”  O zaman anladım ki, elmayı anlatmak başka, elmanın tadını almak başka. İslamiyet’in nasıl bir bahçe olduğunu o bahçede gezen anlıyor. İnsan hayatının her safhasında farklı problemler yaşayabilir amma bu dertlerin dermanı İslamiyet’te bulunur. Yeter ki insan, “iyileşmek” istesin… Elinde olmayanlara değil, şükretmesi gereken imkânlarına odaklansın…
Kendi hayatıma baktığımda görüyorum ki, neyi sevdim, neyi çok istediysem Allah elimden aldı! Pek çok şey kursağımda kaldı amma Allah’a olan güvenim asla sarsılmadı. Çünkü kime gidersem gideyim, O’ndan daha çok güvenebileceğim birini bulamadım, bulamam da… Sonunda şefkat tokatlarını sevmeye başladım; çünkü bu tokatlar ahiretimizi kurtarır.
Allah ile kul arasında en sarsılmaz bağ, ümittir. “Allah’ım beni her türlü felaketin ateşinden koru, kurtar.” Bizim hayatımızın başrolünde “iman” var. “Her şeye gücü yeten” var. Elhamdülillah…
O zaman diyebilir miyiz ki, rahmet benden çok uzak…
 Umutlanıyorum , bu kadar alaka MUTLAKA beni  sevenlerin SAYISINI ARTIRACAK.
CEMAAT - 4 KEDİ..





  1. KEDİM ve ben YüksektenATIPkırmaları,Martıların Seher Vakti NAFAKALARINA çığlık çığlığa koşmaları, HEPSİ İBRET İNSANa
  2. KEDİM ve ben kEDİLERİN AYAĞINDA DOLANMASI, KÖPEĞİN KUYRUĞUNLA EMRE HAZIR OLDUĞUNU, KARGA'nın KİBİRLİ CEVİZLERİ!
  3. KEDİM ve ben Ben mi, SEVİYORUM ONU, İNANIN düşmanını geçtim , DOST tan GÖRDÜĞÜM CEFAYI ,onda ki VEFA İLE UNUTTUM
  4. * KEDİM ve ben Cami dış kapısı kitliydi, ÜST KATA çıktı. Hayvan dersin. Kendini SEVENİ illa ki bulacak. Biliyor ..
  5. * KEDİM ve ben Yine musallaya doğru gitti, vefa işte. Cemaaten olupta vefat edenlerin son uğrak yerine sık uğruyor








#gençlikbaşımdaduman
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder