Bazı insanlar özledim diyemez, gider bir bardak daha çay içer... pic.twitter.com/53D9kBJb2l
GÜNÜN YAZISI
*******************************************************************************
Dev ihaleyi Çin kazandı
Uzun menzilli savunma sistemleri ihalesini Çin kazandı.
- Türkiye hava savunma sisteminde büyük bir adım attı.
- Uzun menzilli füze savunma sistemi ihalesini Çin kazandı.
Uzun menzilli füze savunma sistemi ihalesinde, Çin Halk Cumhuriyeti'ndenCPMIEC firması ile sözleşme görüşmelerine başlanacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Savunma Sanayii İcra Komitesi, gündeminde yer alan konularda karar verdi.
****************************************************
Türklerden müthiş keşif!
Türk kimyacıların geliştirdiği boya sayesinde elektromanyetik radyasyon yüze 99 oranında engellenebiliyor.
- 3 yıldır üzerinde çalıştığı boyayla büyük bir başarıya imza attı.
- Boyayla elektromanyetik radyasyonu engellemeyi başardı.
- Boyanın dünyada büyük ilgi görmesi bekleniyor.
Ankara Elmadağ 'da boya üretimi yapan yerli bir firmanın Ar-Ge ekibi üç yıla yakın bir zamandır üzerinde çalıştıkları boyayla elektromanyetik radyasyonu engellemeyi başardı.
**************************************************************************************
*********************************************************************************
********************************************************************************
*********************************************************************************
*********************************************************************************
Hocaefendi'den teröre dair çok ehemmiyetli açıklamalar!
26 Eyl 2013 11:59 Samanyolu Haber
Fethullah Gülen Hocaefendi, en son Kenya'da yaşanan saldırı sonrası, İslam ve teröre dair önemli tespitlerde bulundu.
- Hocaefendi: Müslüman insan katiyen terörist olamaz.
- "Söz ve fiillere çok dikkat edilmeli" diyen Hocaefendi, "Ne ekerseniz onu biçerseniz." diye uyardı.
- "İslam fobisi terör hadiseleriyle güncellendi, bunda da müslümanlar olarak bizim hatalarımız var."
- "Hatalarımızı kabul etmemiz ve telafi yoluna gitmemiz problemlerin çözmek için çok önemli."
- Hz. Ömer'in yaşadığı bir olayı örnek olarak anlatarak, hadisenin özellikle iyi okunması gerektiğini belirtti.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin en son hasbihali, Herkul.org internet sitesinde “BAMTELİ-ÖZEL” başlığıyla paylaşıldı. Muhterem Hocaefendi, Kenya'da yaşanan terör olayıyla da bağlantılı sorusonrası, din kisveli terör hadiseleri üzerinde durdu; İslam’ı gönülden kabullenmiş hiç kimsenin bilerek katiyen teröre girmeyeceğini/giremeyeceğini vurguladı.
Müslümanların, özellikle de başkalarına müessir ve temsilci konumundaki insanların, sözlerine ve fiillerine çok dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Hocaefendi, şöyle dedi: “Gidin kiliseleri yıkın bunların başlarına!..” dediğiniz zaman camilerin yıkılmasına, camide cemaatin üzerine bomba atılmasına sebebiyet vermiş olursunuz. Ne ekerseniz onu biçerseniz. İnsan iyi şeyler ekmeli.
**************************************************************************************
Haydar Baş'tan tuhaf açıklamalar!
BTP Genel Başkanı Haydar Baş, Beşar Esed'in politikalarının doğru olduğunu savunarak, Esed'i eleştirenlere ise sert sözlerle yüklendi.
- Haydar Baş 'tan Esed'i eleştirenlere ağır sözler.
- Baş, Suriye halkının Esed'in yanında olduğunu savundu.
Suriye Baas Rejimi Başkanı Beşar Esed'e Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Haydar Baş'tan destek geldi.
ESED'İ ELEŞTİRENLERE AĞIR SÖZLER
Daha önce de Esed'i Hz. Hüseyin'e benzeten, Esed'e karşı olanları da Yezid'e benzeten Baş'ın bu defa ki sözleri çok konuşulacağa benziyor.
Baş, Meltem TV'deki bir programda Esed'i 'barışçı' ilan ederek, Esed'i eleştirenlere birbirinden ağır sözlerle hakaret etti. Baş, sözlerini devamında ise Esed'e yapılanların karşılık bulacağı uyarısında bulundu.
"ALLAH SENİN BELANI VERSİN"
**************************************************************************************
GÜVENLİK KONSEYİ DAİMİ ÜYELİĞİNE MARŞ MARŞ ....
BM kararını verdi: 2016 Türkiye'de yapılacak
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, 2016 Dünya İnsani Yardım Zirvesi'nin Türkiye'de yapılacağını açıkladı.
BM Genel Kurul toplantılarına paralel düzenlenen insani yardım konulu üst düzey toplantıda konuşan Ban, çok sayıda ülkenin bu zirveyi düzenlemek istediğini, özellikle İsviçre'nin bu konuda çok istekli davrandığını belirterek, "Ciddi bir değerlendirme sürecinin ardından Türk Hükümeti'nin talebini kabul ederek zirvenin İstanbul'da düzenlenmesine karar verdim . Kendilerini tebrik ediyorum" dedi.
******************************************************************************************************
CNN - RAUTER - BBC SORSA SORSA ONLAR SORAR... MALUM SUÇLU CİNAYET MAHALLİNDE DOLANIRMIŞ .............
Cumhurbaşkanı Gül'ü zor durumda bırakan soru
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler'in (BM) 68. Genel Kurulu'na katılmak için bulunduğu New York'ta gündemi değerlendirdi. Gül, sürekli olarak kendisine yöneltilen soruyu da paylaştı.
Görüştüğü birçok kişinin 'Türkiye'de neler oluyor?' diye sorduğunu anlatan Gül, "Geziolaylarının Türkiye algısına çok zararlı olacağını kaç kez söylemiştim" ifadesini kullandı.
Siyasî istikrar riskinin de çok sorulduğunu belirten Gül, Türkiye'nin politik riski olmadığını kaydetti. Obama ile Suriye meselesini konuştuklarını dile getirerek "Konuşmamı dinlediğini söyledi. Geçirdiğim operasyonu sordu." dedi.
HERKES GEZİ'Yİ SORUYOR
Herkesin Gezi olaylarını sorduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Gül, "Olayların Türkiye algısına çok zararlı olacağını kaç kez söylemiştim. Cumhurbaşkanları, yazar, çizer, yatırımcılar hepsi ayaküstü de olsa 'Türkiye'de ne oluyor?' diye soruyor. Bankacılar, finansçılar onlarla toplantı yaptım. 'Kafanızdaki soruyu biliyorum.' deyip anlattım. Uluslararası televizyonlar gereğinin ötesinde bir ağırlık verdi Gezi'ye. Bunun sebebi ayrı tahlil edilebilir. O olaylar Ortadoğu ve Mısır'daki o hadiselerle aynı haftaya rastladı. İnsanlar kafalarında benzerlik kuruyor" diye konuştu.
TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL
Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını belirten Gül, "Birdenbire eski şeyler depreşir gibi yanlış bir algılama oldu. Bakın dedim, Türkiye'nin problemleri 10 yıl önce az gelişmiş ülkelerin problemlerine benzerdi. İşkence, fakirlik, insan hakları, vb. Şimdi gördüklerinizin Ortadoğu'da gördüklerinizle ilgisi yok. Gezi olayındaki tepkiler, gelişmiş ülkelerdeki gibi sıkıntılar. Türkiye'yi oradan buraya getirmişiz. Problemlerimiz az gelişmiş ülkelerin değil, gelişmiş ülkelerin problemlerine benzer hale gelmiş. O noktadan bu noktaya gelmiş olmamızdan gurur duyarım. Bu en büyük avantajımızdır" ifadelerini kullandı.
****
Gözaltındaki İhvan Lideri Safvet Halil hayatını kaybetti
Mısır'da gözaltında tutulan İhvan liderlerinden kanser hastası Dr. Safvet Halil, polis merkezinde hayatını kaybetti.
*****************************************************************************************************
Viyana'da çizdi, Berlin'de çıktı
Hayatın her safhasını saran teknoloji, sanatı da etkiledi. Avusturyalı ressam, teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanarak “Uzak Mesafeden Sanat” yapıyor.
Hayatın her safhasını saran teknoloji, sanatı da etkiledi.Avusturyalı bir ressam, teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanarak “Uzak Mesafeden Sanat” yapıyor. Alex Kiessling isimli ressam, Viyana'da resim yaparken resmi eş zamanlı olarak Almanya'nın başkenti Berlin'de yapılıyor. Yani, ressam Viyana'da bulunuyorken Berlin'de resim yapmış oluyor. Üstelik, aynı anda iki ayrı ülkede de resim yapılabiliyor. Bu teknolojik sanat şu şekilde gerçekleşti: Kiessling'in hareketleri sensörler tarafından kaydedildi ve uydu yardımıyla biri Berlin'de Breitscheidplatz'ta, diğeri İngiltere'de Londra'nın merkezindeki Trafalgar Meydanı'nda bulunan iki robota aktarıldı. Robotlar, ressamla eş zamanlı olarak çizimlerin bir kopyasını yaptı.
EMİN ARVAS
EMİN ARVAS
****************************************************************************************************
Öldüğüm gün tabutum yürüyünce
Bende bu dünya derdi var sanma.
Bana ağlama, "yazık yazık!" "Vah vah!" deme.
Şeytanın tuzağına düşersen vah vahın sırası o zamandır.
Yazık yazık asıl o zaman denir.
Cenâzemi gördüğün zaman "elfirak, elfirak!" deme.
Benim buluşmam asıl o zamandır.
Beni mezara koyunca elvedâ demeğe kalkışma
Mezar Cennet topluluğunun perdesidir.
Mezar hapis görünür amma,
Aslında canın hapisten kurtuluşudur.
Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret
Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki?
Sana batma görünür amma
Aslında o doğmadır, parlamadır.
Yere hangi tohum ekildi de yetişmedi?
Neden insan tohumu için
Bitmeyecek, yetişmeyecek zannına düşüyorsun?
Hangi kova suya salında da dolu olarak çekilmedi?
Can Yusufun kuyuya düşünce niye ağlarsın?
Bu tarafta ağzını yumdun mu o tarafta aç!
Çünkü artık hay-huyun,
Mekânsızlık aleminin boşluğundadır.
Bende bu dünya derdi var sanma.
Bana ağlama, "yazık yazık!" "Vah vah!" deme.
Şeytanın tuzağına düşersen vah vahın sırası o zamandır.
Yazık yazık asıl o zaman denir.
Cenâzemi gördüğün zaman "elfirak, elfirak!" deme.
Benim buluşmam asıl o zamandır.
Beni mezara koyunca elvedâ demeğe kalkışma
Mezar Cennet topluluğunun perdesidir.
Mezar hapis görünür amma,
Aslında canın hapisten kurtuluşudur.
Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret
Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki?
Sana batma görünür amma
Aslında o doğmadır, parlamadır.
Yere hangi tohum ekildi de yetişmedi?
Neden insan tohumu için
Bitmeyecek, yetişmeyecek zannına düşüyorsun?
Hangi kova suya salında da dolu olarak çekilmedi?
Can Yusufun kuyuya düşünce niye ağlarsın?
Bu tarafta ağzını yumdun mu o tarafta aç!
Çünkü artık hay-huyun,
Mekânsızlık aleminin boşluğundadır.
TRT sunucusu ekranda gözyaşlarına boğuldu İZLE
İnci Ertuğrul, kalp krizine yenik düşen TRT müdürlerinden Mustafa Özkurt'tan bahsederken kendine hakim olamadı.
VİDEO İÇİN TIKLAYIN
TRT Haber Kanal Koordinatörlüğü Müdürlerinden Mustafa Özkurt, geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul'da hayatını kaybetmişti. TRT çalışanları, geçtiğimiz gün 51 yaşında hayata veda eden Özkurt'un arkasından göz yaşı döküyor.
MESLEĞİNİN EN ZOR YAYININI YAPTI
TRT Haber'de yayınlanan 'Haber Tadında' programında da duygusal anlar yaşandı. Programda Özkurt'tan bahseden sunucu İnci Ertuğrul, Özkurt'un kendisi gibi gazeteci olan eşi Meryem Özkurt ile de 20 yıla dayanan dostlukları olduğunu söyledi. Bu esnada gözyaşlarına boğulan İnci Ertuğrulseyircilerden özür diledi. Sunucu, mesleğinin en zor yayınlarından birini yaptı.
MESLEĞİNİN EN ZOR YAYININI YAPTI
TRT Haber'de yayınlanan 'Haber Tadında' programında da duygusal anlar yaşandı. Programda Özkurt'tan bahseden sunucu İnci Ertuğrul, Özkurt'un kendisi gibi gazeteci olan eşi Meryem Özkurt ile de 20 yıla dayanan dostlukları olduğunu söyledi. Bu esnada gözyaşlarına boğulan İnci Ertuğrul
Erdoğan'ın 'NFK' şiiri salonu coşturdu
Başbakan Erdoğan, 'Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek'in Eserlerinde İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri' konulu makale yarışmasının ödül töreninde konuştu. Erdoğan, Necip Fazıl Kısakürek ile ilgili anısını anlattıktan sonra Kısakürek'e ait bir şiiri okudu. Başbakan şiiri okurken salondakiler sürekli alkışlarla siiri böldü, şiirin bitimiyle salonda alkış tufanı koptu, Dinleyiciler Başbakan Erdoğan'ı dakikalarca ayakta alkışladı.
http://video.haber7.com/video-galeri/33749-erdogannin-okudugu-siir-salonu-boyle-costurdu
******************************************************
********************************************************************************
Cevdet Yılmaz'dan demokratikleşme paketi yorumu
Siirt'te bulunan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, demokratikleşme paketi için gönlünden geçeni söyledi
Siirt'te düzenlenen Tillo Bilim ve Kültür Günleri etkinliklerine katılan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, kalkınmanın sadece ekonomik olmadığını, sosyal ve kültürel kalkınmanın kendileri için öncelikle hizmetleri arasında olduğunu söyledi. Siirt İbrahim hakkı Hazretleri konuk evinde düzenlenen bir programa katılan Yılmaz, Tillo'nun inanç ve Manevi dokusuna dikkat çekerek yaptı açıklamada, “Tillo'da sadece dini ilimler yoktur, dini ilimlerin yanında fen ve astronomi ile ilgilenen ve ortaya büyük eserler çıkaran mütedeyyin şahsiyetler yetişmiştir. Biz kalkınmayı sadece ekonomi ile yapmıyoruz, bunun sosyal ve kültürel boyutuyla da ilgileniyoruz. Daha dengeli ve daha adil bir şekilde kalkınmanın nimetlerini toplayıp ve herkesi bu kalkınma sürecine dahil etmemiz gerekir. Bütün bireylerin enerjilerini buraya taşıyacaksınız bir yandan da nesiller arası dengeyi koruyacaksınız, buna çevre diyoruz. Sadece bugün ki nesilleri düşünülmemesi gerekir gelecek nesillere de nasıl bir dünya bir mirası bırakmayı düşünmeliyiz. Bunun içine kalkınmaya bir madde daha eklememiz gerekirse, bu da temel hak ve hürriyetlerdir. İnsanların inançları ve fikirleri doğrultusunda yaşayabileceği bir dünya oluşturmalıyız. Kalkınma kuru kuruna ekonomi ile mümkün değil, insan odaklı bir kalkınmadan bahsediyorum. Gerçek anlamda kalkınmış bir ülkede tüm bu unsurlar yer alır.”diye konuştu.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ İLE İLGİLİ KONUŞTU
Pazartesi günü yeni bir demokratikleşme paketinin açılacağı, bu pakette coğrafi isimlerin iadesini kapsayan nasıl bir demokratikleşme paketi çıkacağı ile ilgili bir soruya Bakan Yılmaz, bu konuda fikir sahibi olmadığını söyledi. Yılmaz, “Demokratikleşme paketini Sayın Başbakanımızın kendisi açıklayacak. Benim gönlümde geçen şudur; Tabi ki bütün isimlerin geri verilmesi gerekmiyor, ama bazı tarihi isimlerin geri verilmesinde yarar görüyorum. Toplum tarafından sahiplenilen isimlerin geri verilmesinden yanayım. Farklılıklar ve ortaklıklar bir ve aynı anda uygulanmalıdır. Farklılıklar içinde birliği yakalamalıyız. Gönül birliğini sağladığımız zaman, bütün o farklılıklar bir çatışma konusu olmaktan çıkar. Bir üstünlük çatışması olmaktan çıkıp, birbirlerimizi tanımamız anlamı doğuyor.”diye beyanda bulundu. Bakan Yılmaz, Pazartesi sabahı Tillo meydanında güneş hadisesini izledikten sonra bir takım açılışta bulunacak, ardından da Siirt'ten ayrılacak.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ İLE İLGİLİ KONUŞTU
Pazartesi günü yeni bir demokratikleşme paketinin açılacağı, bu pakette coğrafi isimlerin iadesini kapsayan nasıl bir demokratikleşme paketi çıkacağı ile ilgili bir soruya Bakan Yılmaz, bu konuda fikir sahibi olmadığını söyledi. Yılmaz, “Demokratikleşme paketini Sayın Başbakanımızın kendisi açıklayacak. Benim gönlümde geçen şudur; Tabi ki bütün isimlerin geri verilmesi gerekmiyor, ama bazı tarihi isimlerin geri verilmesinde yarar görüyorum. Toplum tarafından sahiplenilen isimlerin geri verilmesinden yanayım. Farklılıklar ve ortaklıklar bir ve aynı anda uygulanmalıdır. Farklılıklar içinde birliği yakalamalıyız. Gönül birliğini sağladığımız zaman, bütün o farklılıklar bir çatışma konusu olmaktan çıkar. Bir üstünlük çatışması olmaktan çıkıp, birbirlerimizi tanımamız anlamı doğuyor.”diye beyanda bulundu. Bakan Yılmaz, Pazartesi sabahı Tillo meydanında güneş hadisesini izledikten sonra bir takım açılışta bulunacak, ardından da Siirt'ten ayrılacak.
Kaynak: İHA
******************************************************
Fernandes köpürdü: Utanmalısın... Men edilmeli
Yarıda kalan Beşiktaş - Galatasaray derbisinden sonra en sert yorum Beşiktaşlı futbolcu Manuel Fernandes'ten geldi.
Fernandes, mikro blog sitesi twitter'daki hesabı aracılığıyla sıcağı sıcağına yaptığı ilk açıklamada şu ifadeleri kullandı;
''Hakem Fırat Aydınus olayların gerçek ana faktörü. Bu kadar kötü biri olduğun için utanmalısın. Tabi ki Melo'yu da unutmamak gerek. Kimseye saygısı yok ve uzun bir süre futboldan men edilmeli...''
Fernandes, bir süre sonra yazdığı tweetleri sildi.
İşte Fernandes'in attığı o twitler;
Tayyar: O sloganları atanlar şerefsiz
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Beşiktaş-Galatasaray maçından sonra çıkan olaylar ve taraftarın Gezi sloganları atmasını Twitter'dan sert bir şekilde eleştirdi.
Tayyar, Twitter'da olaylı maçla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Taraftar kılıklı çapulcular sahayı bastı! Her yer Taksim her yer direniş diye slogan atıyor! Şerefsizler... Federasyon çapulcu ve onlara destek veren kulüplere karşı ağır tedbirler almalı, Meclis gerekirse kanun çıkarmalı."
AKLIN YOLU BİR, HIRS BAZEN İNSANI KÖR EDER ...........
Merkel'den ayrılan grup baraj altında kaldı
Almanya'da yeni kurulan Euro karşıtı parti 'Almanya için Alternatif' (AfD), ilk sonuçlara göre yüzde 4,9 oyla baraj altında kaldı.
Sonuçların açıklanmasıyla birlikte parti merkezindeki heyecan, yerini hayal kırıklığına bıraktı. Bir parti üyesi, "Yüzde 4,9 tamamen hayal kırıklığı. Yüzde 2 oy almayı tercih ederdim. Yüzde 2 ileyaşayabilirsiniz ama yüzde 4,9 çok yakın." dedi.
Parti üyeleri, yine de kesin sonuçlar açıklandığında barajı aşmış olacaklarını umuyor.
Kaynak: CİHAN
******************************************************
Türkiye'den İsrail'e 4'üncü gol
Kirpi'yi yeniden üretmek için kolları sıvayan TMSF, zırh patentini elinde bulunduran firmayla yolları ayırdı. İsrailli şirketi toplu ödemeye razı eden Fon yönetimi, bu sayede çok ciddi bir maliyet avantajı sağladı.
Vatan Gazetesi'nden Ufuk Şanlı'nın haberine göre; Çukurova Grubu'nun borçlarından ötürü yönetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) geçen BMC'de çarklar yeniden dönmeye başlıyor.
Yaklaşık bir yıldır üretim yapmayan ve piyasaya 608 milyon lira borcu bulunan şirketi iflastan kurtaran Fon yönetimi şirketi yeniden ayağa kaldırmak için harekete geçti. Piyasaya ve işçilere olan borçların bir bölümü ödendi. Hemen sonrasında Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ile iptal edilen siparişlerin teslimi için masaya oturuldu.
ARTIK TAMAMEN YERLİ OLDU
Bu süreçte çok önemli bir gelişme yaşandı . TMSF, Kirpi'lerin üretim ortağı olan İsrailli Hatehof Industries ile masaya oturdu. Kirpi'nin tasarım, Ar-Ge çalışmaları ile aracın zırhlı kapsüllerinin ana malzemelerini tedarik eden Hatehof, satılan her araçtan yüzde 20 komisyon alıyordu.
2009'da 468 zırhlı aracın üretimi için BMC ile SSM el sıkıştı. Piyasa değeri yaklaşık 375 milyon lira olan bu anlaşmadan İsrail şirketinin 75 milyon lira alacaktı. Ancak BMC içinde bulunduğu mali sıkıntılardan ötürü sadece 278 aracı teslim edebildi ve sonrasında da üretim durdu. İsrailli şirket de alacaklarını tahsil edemediği için Nisan'da BMC'nin iflası için İzmir'de dava açtı.
TMSF, 17 Mayıs'ta Çukurova Grubu şirketlerine el koyunca BMC önce kalan 190 aracın yeniden teslimi için savunma bürokrasisi ile yeniden temasa geçti.
Hemen ardından üretim maliyetlerini aşağıya çekmek için de İsrailli partner ile masaya oturdu. Yapılan görüşmelerin ardından İsrailli şirket 14 milyon dolar karşılığında davalardan ve alacaklarının tamamından vazgeçti. Böylece Kirpi'lerin üretimi tamamen yerli hale gelmiş oldu.
İŞTE 'YÜRÜYEN KALE' KİRPİ'NİN ÖZELLİKLERİ
- 'Yürüyen Kale' olarak tanımlanan Kirpiler 13 personel taşıyor.
- Mayın, balistik patlayıcı ve ağır saldırı silahlarından etkilenmiyor.
- Zırhlı araç saatte 105 km hıza ulaşabiliyor, 120 cm derinlikteki sudan geçebiliyor.
- 3 metre yüksekliğindeki araç 16 ton ağırlığında.
- Aracın lastikleri patlasa bile hareket kabiliyetini yitirmiyor.
BMC'de üretim iki hafta içinde başlıyor
Öte yandan 1800 işçinin çalıştığı fabrikada üretim çarklarının yeniden dönmesi için geri sayım başladı. TMSF kaynakları, üretimin en geç 2 hafta içinde başlayacağını açıkladı. İlk etapta işçilerin bir bölümünün işbaşı yapacağını aktaran kaynaklar, yeni siparişler gelmesi halinde fabrikanın tam kapasite çalışır hale geleceğinin altını çizdi.
İSRAİL'E 4. GOL
TMSF'nin bu hareketi, "İsrail'e 4. gol" olarak yorumlandı. Türkiye, Mavi Marmara saldırısı sonrası ilk olararak bazı ticari anlaşmaları askıya almış, tatbikatları iptal etmiş, diplomatik ilişkileri ise katiplik düzeyine indirmişti. Bunların sonrasında ise İsrail Türkiye'den resmen özür dilemişti.
Kaynak: VATAN
Kale'den çözüm sürecine 5 milyon liralık katkı
Çözüm süreci Güneydoğu Anadolu'daki meyvelerini vermeye devam ediyor.
Yaşar Holding'in Urfa'ya fabrika yatırımının ardından Kale Grubu'da Mardin'e 5 milyon liralık yatırım yaptı. Kalekim Mardin Fabrikası, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından törenle hizmete açıldı.
Fabrikada, bölgenin yapı kimyasalları pazarına yönelik ekonomik, standart ve teknik yapıştırıcılar ile ısı yalıtımı ürünleri üretilecek. Kuzey Irak ve bölgedeki yakın ülkeler için sağladığı lojistik avantajdan dolayı Kale Grubu için üs görevi görecek. Kalekim Mardin Fabrikası'nda, önümüzdeki süreçte su yalıtımı malzemeleri üretimi de yapılacak. İlk etapta 30 çalışanı istihdam edecek olan şirket, yakın zamanda çalışan sayısını 50'ye çıkaracak.
Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Kalekim Mardin Fabrikası'nın, bölgedeki mevcut ve potansiyel pazar ihtiyacını karşılamak amacıyla 5 yıllık yatırım planları çerçevesinde hayata geçirildiğini belirterek, Ülkede 40. Yılını kutlayan şirket, yeni fabrika ile birlikte 500 çalışana , 8 fabrikaya ulaştğını ve şirketin üretim kapasitesi 500 bin ton çıkarken, ciro da 250 milyon TL'yi yakaladığını söyledi.
Okay, "5 milyon TL'lik yatırım yaptıkları Mardin fabrikasına kısa süre içinde bir 5 milyon liralık daha yatırım yapacaklarını açıkladı . Bu fabrika ile rekabet gücünü artıracaklarını, böylece bölgeye yakın olan Ortadoğu ve Arap ülkeleri ile Türki Cumhuriyetlerine ve özellikle de Kuzey Irak'a yönelik satış potansiyelimizi yükselteceklerini söyledi. Kale Grubu Başkanı, Avrupa'dan Amerika'ya, Ortadoğu'dan Afrika pazarına kadar 100 ülkede 400'ü aşkın ihracat noktasında Kale markalı ürünlerin üretildiğini söyledi. Kale Grubu'nun bin 300 tedarikçisi, 750'nin üzerinde bayisi, 15 bin satış noktası bulunuyor. Yıllık cirosu 1,3 milyar TL olan Kale Grubu, gelirinin yüzde 2'sini Ar-Ge'ye ayırıyor. Şirket Türkiye'nin en büyük, Avrupa'nın 3'üncü, dünyanın ise 12'inciseramik karo üreticisi konumunda. Havacılık ve savunma alanında yüzde 100 özel sermayeli bir Türk şirketi olarak faaliyet gösteriyor.'' dedi
Fabrika açılışında konuşan Mardin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Ali Tutaşı, teşvikte 6. bölgede yer aldıklarını , bu sebeple yatırım yapan şirketlerin 12 yıl boyunca sigorta primiödemeyeceğini söyledi.
Tutaşı, "Yatırım için gelenlere kendi fabrikamızı kuruyormuş gibi onlara yardımcı olacağız. Kapımız herkese açıkç Altyapımız hazır." dedi. Açılışa katılan İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan ise küresel kriz ortamında yatırım yapmanın cesaret işi olduğunu, böylesi bir tesisin Mardin'de açılmasının son derece anlamlı olduğunu söyledi.
Açılışa katılan İçişleri Bakanı Muammer Güler, bölgenin son 8 aydır sürecin getirdiği huzuru yaşadığını belirterek, "Huzur olmazsa bu bölgeye yatırım gelmez. Onunu için sürecin değerini bilmek lazım." dedi. Kale Grubu'nun fabrika yatırımının Mardin için önemli olduğunu belirterek, "Kale Grubu geldiyse bu önemli. Diyarbakır'da verdiğiniz mesajı izledim. Bu bölgeye vereceğiniz katkı çok önemli. Kale Grubu'nun yaptığı öncülüğü dipğer şirketler de yapmalı." dedi. Bu tür tesisler büyür ve çoğalırsa Dağo'da buralardan ekmek yiyenlerin de artacağını vurgulayan Bakan, "Son 10 yılda kamu yatırımlarında Mardin'de 75 kar arttı. Teşvik sistemi ileyatırımcı sayısını ve ihracat rakamlarını belli seviyeye getirdik. Herkese gönül rahatlığı içinde gelebilirsiniz diyorum." ifadelerini kullandı.
***********************************************************************************************************
BİR VİLLACIĞIMIZ BİLE YOK, ŞU FANİ DÜNYA DA ....BÖYLE SOSYAL !!! DÜZEN Mİ OLUR ?!!!!
ABD Aşkından ODTÜ’yü Terk Etti
Marjinal sol grupların yol yapım çalışmalarına karşı eylem yaptığı ODTÜ ormanında villası olduğunu ortaya çıkardığımız Can Dündar, oğlunu ABD’de okutacağı gerekçesi ile tası-tarağı toplayıp villayı terk etti.
23 Eylül 2013 Pazartesi 00:57
Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar ise, “Sizin yüzünüzden taşınmak zorunda kaldık” diyerek muhabirimize tehditler yağdırdı.
Ankara’da Gezi benzeri bir ayaklanma peşinde koşan marjinal sol grupların, “ağaç kesileceği” iddiasıyla yol yapım çalışmasına karşı nöbet çadırı kurarak kalkan olduğu ODTÜ Ormanlığı’nda villası olduğunu ortaya çıkardığımız Can Dündar taşınıyor… Taşınma işlemlerine başlayan Dündar ailesi yapılan haberler karşısında rahatsızlığını dile getirdi. Can Dündar’ın aldattığı eşi Dilek Dündar, Akit’e yaptığı açıklamalarda, “Sizin yüzünüzden taşınmak zorunda kaldık” dedi. Dündar, Akit muhabirini, gazeteye dava açacaklarını söyleyerek tehdit etmeye kalktı.
DÜNDAR TASI TARAĞI TOPLADI…
Bir grup ODTÜ’lünün, “ağaç kesileceği” iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yol yapım çalışmasına karşı nöbet çadıra kurarak kalkan olduğu ormanlık alanda Gezi destekçisi Can Dündar ile Ergenekon mahkumu Mustafa Balbay’a ait villaların bulunduğu ortaya çıkmıştı. ODTÜ Ormanı’nın sınırından geçmesi planlanan yol inşaatının ormanlık alana zarar verecek iddiasıyla karşı çıkan Gezici bir grup, üniversite kapısında nöbet çadırı eylemi başlatmış; ilk destek de Can Dündar’dan gelmişti. Yapılacak yol yüzünden huzurunun kaçmasından endişe eden Dündar, yapılan eyleme destek vermiş; ancak belediyenin yol kararından vazgeçmemesi üzerine taşınma kararı almıştı.
TÜNELE DE KARŞILAR
Taşınma işlemlerine dün başlayan Can Dündar’ın İstanbul’un yolunu tuttuğu öğrenildi. Dün biz de Dündar ailesinin taşınmalarına tanıklık ettik ve eşi Dilek Dündar ile konuştuk. ODTÜ ormanları arazinin içinde villasının olduğunu ortaya çıkaran haberlerimizden dolayı çok rahatsız olduklarını dile getiren Dündar, “Sizin yüzünüzden taşınmak zorunda kaldık” dedi ve gazeteyi tehdit etti. “Sizi dava edeceğiz” diyen Dündar, ODTÜ’den geçecek olan yolun bir kısmının 100 milyon lira harcanarak tünel yapılacak olmasına da karşı çıktıklarını söyledi. “Tüp geçit de tünel de berbat bir şey. Ya çökerse. Hıdırlık bölgesinde çökme tehlikesi varmış” ifadelerini kullanan Dündar, “O zaman yol yapılsın” sorusuna şu ilginç cevabı verdi: “Ya niye siz her yere yol yapıyorsunuz. Bırakın eskisi gibi kalsın. Eskiyi niye kabullenmiyorsunuz.”
“GENÇLER DOĞRU YAPIYOR!”
Bölgeye yapılacak olan yolun yapım kararının CHP’li Murat Karayalçın zamanında alındığını hatırlatmamız üzerine Dündar, ağaçların o zaman olmadığını savundu. Yol güzergâhındaki ağaçları kendisinin diktiğini iddia eden Dilek Dündar, bölgede kimi evlerin yıkılıp yeniden yapılacak olmasına da karşı çıktığını belirtti. ODTÜ’ye yol yapılmasını istemeyen gençlerin Ankara’yı yakıp yıkmalarında haklı olduğunu savunan Dündar, “Gençler doğru yapıyor. Ben de olsaydım aynısını yapardım” dedi.
ULUSALCININ OĞLU AMERİKA’DA OKUYOR
Dündar, evlerini satılığa çıkarma sebebi olarak oğlu Ege Dündar’ın ABD’ye okumaya gitmesi olarak açıkladı. Dilek Dündar yaptığı açıklamada, “Oğlumuz yurtdışına okumaya gittiği için taşınma kararı aldık. İstanbul’daki işlerimizi Ankara’dan yürütmek zor oluyordu” dedi. Gezi Parkı eylemlerinde eylemcilere destek veren Can Dündar, kendisini ulusalcı olarak lanse ederek Amerika karşıtı olduğunu her fırsatta dile getirmişti.
****************************************************************
Ankara’da Gezi benzeri bir ayaklanma peşinde koşan marjinal sol grupların, “ağaç kesileceği” iddiasıyla yol yapım çalışmasına karşı nöbet çadırı kurarak kalkan olduğu ODTÜ Ormanlığı’nda villası olduğunu ortaya çıkardığımız Can Dündar taşınıyor… Taşınma işlemlerine başlayan Dündar ailesi yapılan haberler karşısında rahatsızlığını dile getirdi. Can Dündar’ın aldattığı eşi Dilek Dündar, Akit’e yaptığı açıklamalarda, “Sizin yüzünüzden taşınmak zorunda kaldık” dedi. Dündar, Akit muhabirini, gazeteye dava açacaklarını söyleyerek tehdit etmeye kalktı.
DÜNDAR TASI TARAĞI TOPLADI…
Bir grup ODTÜ’lünün, “ağaç kesileceği” iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yol yapım çalışmasına karşı nöbet çadıra kurarak kalkan olduğu ormanlık alanda Gezi destekçisi Can Dündar ile Ergenekon mahkumu Mustafa Balbay’a ait villaların bulunduğu ortaya çıkmıştı. ODTÜ Ormanı’nın sınırından geçmesi planlanan yol inşaatının ormanlık alana zarar verecek iddiasıyla karşı çıkan Gezici bir grup, üniversite kapısında nöbet çadırı eylemi başlatmış; ilk destek de Can Dündar’dan gelmişti. Yapılacak yol yüzünden huzurunun kaçmasından endişe eden Dündar, yapılan eyleme destek vermiş; ancak belediyenin yol kararından vazgeçmemesi üzerine taşınma kararı almıştı.
TÜNELE DE KARŞILAR
Taşınma işlemlerine dün başlayan Can Dündar’ın İstanbul’un yolunu tuttuğu öğrenildi. Dün biz de Dündar ailesinin taşınmalarına tanıklık ettik ve eşi Dilek Dündar ile konuştuk. ODTÜ ormanları arazinin içinde villasının olduğunu ortaya çıkaran haberlerimizden dolayı çok rahatsız olduklarını dile getiren Dündar, “Sizin yüzünüzden taşınmak zorunda kaldık” dedi ve gazeteyi tehdit etti. “Sizi dava edeceğiz” diyen Dündar, ODTÜ’den geçecek olan yolun bir kısmının 100 milyon lira harcanarak tünel yapılacak olmasına da karşı çıktıklarını söyledi. “Tüp geçit de tünel de berbat bir şey. Ya çökerse. Hıdırlık bölgesinde çökme tehlikesi varmış” ifadelerini kullanan Dündar, “O zaman yol yapılsın” sorusuna şu ilginç cevabı verdi: “Ya niye siz her yere yol yapıyorsunuz. Bırakın eskisi gibi kalsın. Eskiyi niye kabullenmiyorsunuz.”
“GENÇLER DOĞRU YAPIYOR!”
Bölgeye yapılacak olan yolun yapım kararının CHP’li Murat Karayalçın zamanında alındığını hatırlatmamız üzerine Dündar, ağaçların o zaman olmadığını savundu. Yol güzergâhındaki ağaçları kendisinin diktiğini iddia eden Dilek Dündar, bölgede kimi evlerin yıkılıp yeniden yapılacak olmasına da karşı çıktığını belirtti. ODTÜ’ye yol yapılmasını istemeyen gençlerin Ankara’yı yakıp yıkmalarında haklı olduğunu savunan Dündar, “Gençler doğru yapıyor. Ben de olsaydım aynısını yapardım” dedi.
ULUSALCININ OĞLU AMERİKA’DA OKUYOR
Dündar, evlerini satılığa çıkarma sebebi olarak oğlu Ege Dündar’ın ABD’ye okumaya gitmesi olarak açıkladı. Dilek Dündar yaptığı açıklamada, “Oğlumuz yurtdışına okumaya gittiği için taşınma kararı aldık. İstanbul’daki işlerimizi Ankara’dan yürütmek zor oluyordu” dedi. Gezi Parkı eylemlerinde eylemcilere destek veren Can Dündar, kendisini ulusalcı olarak lanse ederek Amerika karşıtı olduğunu her fırsatta dile getirmişti.
****************************************************************
Asım Yenihaber / Yeni Akit
Ersoy Dede / Yeni Akit
Türkiye'nin İkinci Jeoparkı Bitlis'te Kuruluyor
Dünyanın en iyi jeopark projesine aday Türkiye'nin ikinci jeopark projesi Bitlis'te bulunan dünyanın ikinci Türkiye'nin ise en büyük birinci krater gölünün bulunduğu Nemrut Kalderası'nda hayata geçiriliyor.
22 Eylül 2013 Pazar 13:32
Projeyle birlikte Bitlis'in bölgenin cazibe merkezi haline gelmesi amaçlanırken, yine projenin hayata geçirilmesiyle 3 bin kişiye istihdam sağlanması hedefleniyor. Şehre hem maddi hem de manevi olarak büyük katkı sunması beklenen Bitlis'te ki jeopark projesi'nin 3 yıllık süre zarfında hayata geçirilmesi planlanıyor.
Jeopark projesi kapsamında Bitlis'e gelen bilim adamları ve jeopark projesinde görev alacak olan teknik ekipler projenin uygulanacağı Nemrut Kalderasında incelemelerde bulundu. Projenin uygulanacağı alanları tek tek dolaşan bilim adamları ve teknik ekipler kalderayı en ince ayrıntısına kadar inceleyerek raporladı.
'Dünyanın En İyi Jeoparkı Adayı Olabilirsiniz'
'Dünyanın En İyi Jeoparkı Adayı Olabilirsiniz'
Türkiye'nin ilk jopark statüsünü Manisa'nın Kula ilçesi jeoparkının kazandığını belirten Bitlis Valisi Veysel Yurdakul, "İnşallah Nemrut - Süphan Jeoparkıyla Türkiye'de bir ikinci olacağız. Ve bu sayede Nemrut kalderası jaoparkın kalbi olacak. Bundan sonra sahada neler yapacağız. Bu gün bilim adamlarımız var onları görüyoruz. Bilim adamlarımızın bize ifadesi "Dünyanın en iyi jeoparkı adayı olabilirsiniz. Yani en iyisine aday olabilirsiniz diyorlar. Fakat bu tabii ki jürinin elinde olan bir şey. Ancak biliyorsunuz jeoparktan dünyada aşağı yukarı 100 milyar dolarlık bir turizm pastası var. Biz özellikle kentimizi bu jeopark ası altında bu pastadan daha çok faydalanmasını istiyoruz. Projenin sonunda en az bir 3 bin kişiye iş sağlanması, işte jeositler, gelen turistlerin konaklamaları, onlara yapılacak olan ikram, alacakları hediyelik eşyalarla aslında tamamen bir toplum kalkınması projesi. Sadece Bitlis ilini değil Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi hatta Türkiye'nin elini uluslar arası platformda güçlendirecek bir statü konumundadır. O bakımdan biz burada bu planlamayı yaparken, uygulayıcılar, bilim adamları ve bu konuda tecrübeli olan jeopark yöneticileri ile çok yakın temas halindeyiz. Çok güzel bir kurgulama yapıldı. Bir iki sene içerisinde biz jeoparkta belli bir düzeye gelip inşallah 3 sene içinde de jeopark statüsünü almayı amaçlamaktayız. Bunun için çok büyük kaynaklar yatırmaya hazırız. Örnek vermek gerekirse jeoparkın yolu için harcama yapmaya ayırdığımız kaynak 100 milyon civarındadır. Aşağı yukarı bu üç, dört sene içinde zannedersem bir 125 milyonluk bir rakamla inşallah jeoparkı Bitlis'e ve ülkemize kazandırmış olacağız. Hem ülkenin hem de ilin tanıtımına büyük katkı sağlamış olacağız." diye konuştu.
Türkiye'nin ikinci jeopark projesinin Bitlis'te hayata geçirilecek olmasını vatandaşlar da sevinçle karşıladı.
****************************************************************
Sultan Selim'in Vasiyeti Yerine Getiriliyor
Şeb-i Arus Havuzu, Mevlana Türbesi'ndeki şadırvanla memba suyuna bağlanacak.
22 Eylül 2013 Pazar 19:41
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, "Şeb-i Arus Havuzu, Mevlana Türbesi avlusundaki şadırvanla memba suyuna bağlanacak. Bu suretle Yavuz Sultan Selim'in başlattığı uygulama devam ettirilerek, vasiyeti yerine getirilecek" dedi.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce hazırlattırılan ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulunca onaylanan proje kapsamında, Mevlana Müzesi bahçesinde Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenleme çalışması başlatıldı.
Çalışmaları yerinde inceleyen Akyürek, şöyle konuştu:
"Birbirini tamamlayan bu çalışmalarla Mevlana Müzesi aslına uygun, daha güzel ve ziyaretçiler için daha nitelikli hale getirilecek. Türbe avlusunda yapılan kazılarda tarihi yapıya zarar veren su akıntısı tespit edildi. Zemini çamurlaştıran ve yer yer çökmelere neden olan akıntı, KOSKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan zemin ıslahıyla kontrol altına alındı. Şeb-i Arus Havuzu, Mevlana Türbesi avlusundaki şadırvanla memba suyuna bağlanacak. Bu suretle Yavuz Sultan Selim'in başlattığı uygulama devam ettirilerek vasiyeti yerine getirilecek. Neyzenler Mezarlığı da aslına uygun şekilde korunacak. Konya'nın kalbi niteliğindeki bölgede, Mevlana Meydanı'nın yeniden düzenlenmesi, Mevlana Müzesi ve Sultan Selim Camisi'nde gerçekleştirilen çalışmalarla bu mekanları, birkaç yüzyıl sürecek geleceğe hazırlıyoruz."
Çalışmaları yerinde inceleyen Akyürek, şöyle konuştu:
"Birbirini tamamlayan bu çalışmalarla Mevlana Müzesi aslına uygun, daha güzel ve ziyaretçiler için daha nitelikli hale getirilecek. Türbe avlusunda yapılan kazılarda tarihi yapıya zarar veren su akıntısı tespit edildi. Zemini çamurlaştıran ve yer yer çökmelere neden olan akıntı, KOSKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan zemin ıslahıyla kontrol altına alındı. Şeb-i Arus Havuzu, Mevlana Türbesi avlusundaki şadırvanla memba suyuna bağlanacak. Bu suretle Yavuz Sultan Selim'in başlattığı uygulama devam ettirilerek vasiyeti yerine getirilecek. Neyzenler Mezarlığı da aslına uygun şekilde korunacak. Konya'nın kalbi niteliğindeki bölgede, Mevlana Meydanı'nın yeniden düzenlenmesi, Mevlana Müzesi ve Sultan Selim Camisi'nde gerçekleştirilen çalışmalarla bu mekanları, birkaç yüzyıl sürecek geleceğe hazırlıyoruz."
*****************************************************************
http://haber.stargazete.com/yazar/zarifoglu-arkasinda-binlerce-cocuk/yazi-791386
****************************************************
Cumhurbaşkanı Seçilirse Azeybaycan'ın İsmini Değiştirecek
21 Eylül 2013 12:56Birleşik Azerbaycan Halk Cephesi Partisi Genel Başkanı Hasanguliyev, seçildiği takdirde ülkenin adını "Kuzey Azerbaycan Cumhuriyeti" yapacak.
Azerbaycan'da 9 Ekim'de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Birleşik Azerbaycan Halk Cephesi Partisi Genel Başkanı Kudret Hasanguliyev, seçildiği takdirde ülkenin adını "Kuzey Azerbaycan Cumhuriyeti" yapacağını söyledi.
PARTİ LİDERLERİ DE DESTEK VERDİ
Azerbaycan Meclis Başkanı Oktay Asadov, başkanlığında başlayan oturumda Bütün Azerbaycan Halk Cephesi Partisi (BAHCP) Başkanı Kudret Hasanguliyev bazı milletvekillerinin de desteğiyle ilginç bir girişime imza atarak, Azerbaycan'ın isminin 'Kuzey Azerbaycan Cumhuriyeti' olarak değiştirilmesini teklif etti. Teklife bazı parti liderleri ve milletvekileri de destek verdi.
İRAN'IN KIZDIRACAK
BAHCP Başkanı Hasanguliyev, bugünkü gerçek Azerbaycan'ın topraklarının üçte ikisinin İran'ın sınırları dahilinde olduğunu iddia etti. Hasanguliyev, ülkenin mevcut isminin Kuzey Azerbaycan Cumhuriyeti olarak değiştirilmesi gerektiğini savundu.
KORE ÖRNEĞİ
Bir diğer milletvekili Ferec Guliyev'in de desteklediği öneriye Ana Vatan Partisi (AVP) lideri Fezail Ağamalı da destek verdi. AVP Milletvekili Siyavuş Novruzov da Güney-Kuzey Kore örneğini hatırlatarak Azerbaycan'ın adının Kuzey Azerbaycan Cumhuriyeti olarak değiştirilmesinin uygun olacağını savundu.
PARLAMENTER CUMHURİYET SİSTEMİNE GEÇECEKLER
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde ülkede yapacağı anayasal ve idari değişikliklerden de bahseden Kudret Hasanguliyev, mutlak suretde parlamenter cumhuriyet sistemine geçeceklerini bildirdi.
"Bütün demokratik Avrupa ülkelerinde, Fransa istisna olmakla kardeş ülke Türkiyede dahil bu sistemin uygulandığını" anımsatan Hasanguliyev, Azerbaycan'ın, demokratik ülkelerin tecrübesinden faydalanması gerektiğinin altını çizdi. Parlamenter cumhuriyetlerde hükümetlerin daha sık değiştiğini, siyasetçilerin halka daha fazla bağımlı olduğunu ve halka hesap verdiğini belirten Hasanguliyev, yönetimin diktatörlüğe varmaması için mutlaka bu sistemin uygulanması gerektiği vurguladı. Aynı zamanda çok partili sistemi güçlendirmek için nispi seçim sisteminin uygulanmasının şart olduğunu söyleyen Hasanguliyev, parlamentodaki milletvekilleri sayının 125'den 250'ye çıkarılması gerektiğini kaydetti.
İRAN'DA GÜNDEM OLDU
Kudret Hasanguliyev'un bu vaadi, İran basınında da geniş yankı buldu. Ülkenin ileri gelen siyasetçileri böyle bir vaadin hayalden ibaret olduğunu savundu.
**************************************************************************
İHTİYACIN 2 KATI KURBANLIK HAYVAN VAR !!!
http://haber.stargazete.com/ekonomi/ihtiyacin-2-kati-hayvan-var-kurban-fiyatlari-dusecek/haber-791370
********************************************************************************
Sondan başa dönmek
Ahmet Şah Mesut Penşir Aslanı olarak anılıyordu. Nevaz Şerif de Lahor Aslanı olarak ünlenmiştir.
http://www.yeniakit.com.tr/siyaset/sondan-basa-donmek-h5698.html#.UjvVlNKeO0s
*****************************************************
http://www.zaman.com.tr/politika_alevi-dedelerine-maas-verilecek_2138751.html
Cemevlerine özel statü veriliyor
Alevî dedelerine maaş verilecek
ALİ HAYDAR GÖZLÜ - TUNCELI
********************************************************************************
Hafta başında AK Parti Tunceli İl Başkanlığı’na atanan Sinan Yerlikaya, Zaman’ın, demokratikleşme paketinde yer alan ‘Tunceli’nin adı Dersim’ olacak haberini teyit etti.
Yerlikaya düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacak demokratikleşme paketi ile Tunceli’nin adının Dersim olarak değiştirileceğini söyledi. Şu anda Alevilerin en büyük sorununun, cemevlerinin yasal bir statüye kavuşması olduğunun altını çizen Yerlikaya, şunları söyledi: “Camiler gibi bir statü istiyorlar, yani camilere yapılan maddi ve manevi desteklerden cemevlerinin de yararlanması isteniyor. Demokratikleşme paketinin içinde bu konu da var. Cemevlerine özel bir statü veriliyor.
ASLIHAN AYDIN - ANKARA
Tarihi eser restorasyonu konusunda dünyanın en önde gelen ülkelerinden İtalya, Türkiye’ye bu konuda eğitim verecek.
Son on yıldan bu yana yaklaşık 4 bin eseri restore eden Vakıflar Genel Müdürlüğü, bundan sonraki restorasyonların daha modern yöntemlerle ve teknolojiyle yapılması için İtalyan bilim insanlarından destek alacak. Genel müdürlük, İtalyanlarla yapılacak işbirliği için “Med-Art” isimli proje geliştirdi. Bu kapsamda, İstanbul Zeyrek’teki Şeyh Süleyman Mescidi uygulamalı eğitim için İtalyanlar tarafından restore edilecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü, başta İstanbul’daki önemli eserler olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafında artık yıkılmış olan eserleri yeniden ayağa kaldırdı. Ancak zaman zaman bazı eserlerin restorasyonu ile ilgili eleştiriler de oldu.
****************************************************
http://spor.haber3.com/haciosmanoglu,-larnakadaki-hala-sultan-turbesini-ziyaret-etti-haberi-2204808h.htm
Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, dün akşamki karşılaşma öncesi Larnaka'da Peygamber Efendimiz'nin annesi Amine validemizin süt kardeşi Hala Sultan'ın türbesini ziyaret etti.
******************************************************
http://yenisafak.com.tr/ekonomi-haber/islam-kalkinma-bankasi-ilk-ofisini-ankaraya-acti-20.09.2013-565980?ref=manset-12
İslam Kalkınma Bankası ilk ofisini Ankara'ya açtı
ANKARA | 19 EYLÜL 2013, 23:40
*****************************************************
Romanya
Cumhurbaşkanı Gül, Romanya Başbakanı Victor Ponta ve beraberindeki heyeti Çankaya Köşkü'nde kabul etti. Gül, görüşmede, Türkiye ile Romanya'nın ekonomiden tarıma, enerjiden ulaştırmaya, savunmadan kültüre kadar farklılık arz eden alanlarda derin ve kapsamlı işbirliği sürdürdüğüne dikkat çekti.
http://yenisafak.com.tr/politika-haber/derin-ve-kapsamli-isbirligi-20.09.2013-566000?ref=manset-2.2
****************************************************
İSTANBUL SEÇİMİ NE OLUR - YALÇIN AKDOĞAN
http://haber.stargazete.com/yazar/istanbul-secimi-ne-olur/yazi-790877
****************************************************************************
ORADA DURALIM ARKADAŞLAR- MUSTAFA KARAALİOĞLU
http://haber.stargazete.com/yazar/orada-duralim-arkadaslar/yazi-790871
*******************************************************************************
***************************************************************
19 Eylül 2013 - 19:41
Başbakan Erdoğan'dan tezkere açıklaması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekim ayında gelecek Suriye tezkeresi hakkında konuşan Erdoğan, "4 Ekim'de gelecek olan tezkere aynısı olabilir. Bazı değişikliklere tabi olarak da bu tezkere gelebilir"
Başbakan Erdoğan; Suriye'de Fırat üzerindeki barajda maalesef atılan variller, bombalar neticesinde de orada baraj gövdelerinin ciddi sıkıntılar içerisinde olduğu, her an bir patlama ile karşı karşıya olduğu bir tehdit oluşturduğu ve milyonlarca insanın sular altında kalabileceği yönünde bize gelen bilgiler var" diye konuştu
******************************************************************************GAZİLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUZ. 19.09.2013
******************************************************************************
Ülker teker teker alıyor
Yıldız Holding ise, son bir hafta içinde Adapazarı Şeker Fabrikası ve Aytaç Et’in Çankırı Çerkeş’deki fabrikasını satın aldı.
http://gundem.bugun.com.tr/ehl-i-beyte-buyuk-ayip-haberi/799574
*******************************************************************************
İstanbul’un göbeğindeki Fatih’te bulunan Hırka-i Şerif Camii’nde büyük bir hazine bulunuyor.
Büyük çoğunluğu Ehl-i Beyt’e ait 60 parça mukaddes eşya burada. Aralarında Kerbala şehidi Hz. Hüseyin’in kanlı gömleği de var. Bu hazinenin yıllardır sergilenmemesinin gerekçesi ise müze için yer bulunamaması.
Hz. Hüseyin’in kanlı gömleği ve Hz. Osman’ın eşyalarının da aralarında bulunduğu 60 emanetin, yer yokluğu gerekçesiyle gözlerden uzak kaldığı anlaşıldı. Büyük çoğunluğu Ehl-i Beyt’e ait hazine, Fatih’teki Hırka-i Şerif Camii’nde saklanıyor. Eşyalar için kurulacak müzeye yer bulunamıyor.
Hz. Hüseyin’in kanlı gömleği ve Hz. Osman’ın eşyalarının da aralarında bulunduğu 60 emanetin, yer yokluğu gerekçesiyle gözlerden uzak kaldığı anlaşıldı. Büyük çoğunluğu Ehl-i Beyt’e ait hazine, Fatih’teki Hırka-i Şerif Camii’nde saklanıyor. Eşyalar için kurulacak müzeye yer bulunamıyor.
http://www.haberinvakti.com/medya/hocaefendi-sahin-alpayi-uyaracak-mi-h34044.html
Hocaefendi Şahin Alpay'ı Uyaracak mı?
Son dönemlerde AK Parti ile Cemaatin arasına fitne sokmak isteyen bir takım liberaller iktidar karşısında Hocaefendi'yi zor duruma düşürüyor.
FİTNENİN YAYILMASINI ÖNLEMEK İÇİN HOCAEFENDİ AÇIKLAMA YAPMALI
Zaman Gazetesi'nden Şahin Alpay'ın özellikle Başbakan'ı eleştiren yazılarıyla ilgili Hocaefendi'nin bir açıklama yapması bekleniyor. Aksi taktirde fitnenin yayılmasından menmun olan medya "Hocaefendi Şahin Alpay'ı tetikçi olarak kullanıyor" şeklindeki iftiralarla cemaati yıpratmaya çalışıyor.
KAVRAMLARIN İÇİNİ BOŞALTAN ŞAHİN ALPAY NEDEN FİTNEYE SEBEP OLUYOR?
Zaman Gazetesi'nden Şahin Alpay'ın özellikle Başbakan'ı eleştiren yazılarıyla ilgili Hocaefendi'nin bir açıklama yapması bekleniyor. Aksi taktirde fitnenin yayılmasından menmun olan medya "Hocaefendi Şahin Alpay'ı tetikçi olarak kullanıyor" şeklindeki iftiralarla cemaati yıpratmaya çalışıyor.
KAVRAMLARIN İÇİNİ BOŞALTAN ŞAHİN ALPAY NEDEN FİTNEYE SEBEP OLUYOR?
“Saldırmak” için zorlama yorum yapmanın, kavramların içini boşaltmanın nasıl olduğunu görmek istiyorsanız bugün Zaman gazetesinde Şahin Alpay’ı okumalısınız.
Yazısının başlığı “Demokrasinin namusu özgürlüklerdir” şeklinde.
BAŞBAKANA MESAJ GÖNDERİYOR
Başbakan Erdoğan “Demokrasinin namusu sandıktır” dedi ya, o da itiraz ediyor.
Şahin Alpay’ın bugünkü yazısı o kadar zorlama ki, ciddi fikir kabızlığı içeriyor ve tamamen “demagoji”den teşkil ediyor.
ŞAHİN ALPAY NEDEN DEMOGOJİ YAPIYOR?
Kendisine “entelektüelim” diyen biri “Demokrasinin namusu sandık değil özgürlüklerdir” diye yazmaz.
Utanmadan yazarsa da adama “diplomayı nereden aldın?” denmesi lazım.
Şu basit mantık bile Şahin Alpay’ın demagoji yaptığının ve sırf Erdoğan’a itiraz için kavramlara tecavüz ettiğinin göstergesi: Demokrasinin olduğunu nasıl anlarız? Sandıktan. Sandık varsa demokrasi var demektir. Sandık ne demektir? Özgür irade ve seçim. Halk demokratik bir düzende iktidarda kimi görmek istiyorsa onu seçer. Yani demokrasinin tecelli ettiği yer sandıktır. Bu açıdan demokrasinin namusu sandıktır. Sandık olmazsa demokrasi nasıl tecelli edecek? Edemeyecek elbette. Zaten Erdoğan’ın vurgusu da bu… “Demokrasinin namusu özgürlüktür” demek demagojidir. Çünkü demokrasinin namusu olan sandığın varlığı zaten özgürlükler sayesindedir. Özgürlüklerin garantisi de sandıktır. Özgürlükler sandığın bir alt kümesidir. Özgürlük olursa sandık gelir, sandık varsa demokrasi vardır.
Peki Şahin Alpay bu gerçeği niye iğdiş ediyor?
Okuyalım:
“Hür ve adil olmak koşuluyla; yani hile karışmaması, seçme özgürlüğü olması, verilen oyların (örneğin bizdeki % 10’luk gibi aşırı yüksek seçim barajları dolayısıyla) çöpe gitmemesi şartıyla seçimler, elbette ki demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ama hür ve adil seçimle gelen iktidarlar, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermezse, demokrasi kolaylıkla otoriter bir yönetime, hatta diktatörlüğe dönüşebilir. Yani ‘sandık’, pekâlâ diktatörlükle özdeş hale gelebilir. Etrafımıza baktığımızda çok örneği görebiliriz.”
Şahin Alpay bizce halkın özgür iradesine saygı duymayan, dolayısıyla demokrasinin gerçek anlamda tecelli ettiği sürece zerre kadar önem vermeyen bir yazar. Halkın seçip halkın indirdiği yani sandığın demokrasiyi belirlediği yerde diktatörlük nasıl olabilir ki? Suriye’de ve 80 yıl Mısır’da olan diktatörlüktü evet. Diktatörlükte sadece bir adayın seçime girdiği yerdeki sandığa elbette denokrasi denmez.
BAŞBAKANA DİKTATÖR DEMEK İÇİN KIVRANIYOR
Alpay bu kadar cümleyi Başbakan Erdoğan’a “diktatör” demek için sarfediyor. Aslında şunu diyor:
“Halkın yüzde 50’si seni seçmiş, demokrasi böyle tecelli etmiş, umurumda değil. Seni istemiyorum, halkın istemesi de umurumda değil. Seni uzaklaştırmanın tek yolu sana diktatatör demek, benim de canım böyle istiyor, bu yüzden kavramlarla oynayarak sana karşı savaşacağım.”
Adamın kurduğu şu cümlelere bakın:
“Bu nedenle günümüz dünyası, bu arada katılım müzakereleri yürüttüğümüz Avrupa Birliği demokrasiyi yalnızca hür ve adil seçim olarak değil, aynı zamanda yurttaşların gerek bireyler, gerekse etnik ve dinsel gruplar olarak hak ve özgürlüklerinin tanındığı, ‘özgürlükçü ve çoğulcu’ demokrasi olarak anlamakta ve tanımlamaktadır.”
Sanki Türkiye’de demokrasi yok, hür ve adil seçimler yapılmıyor. Örnek gösterdiği Avrupa’dan bir tane örnek verebilir mi Alpay acaba, bir Başbakan’a bu kadar küfredilip hakaret edilen başka biri var mı?
Bu iktidarı “özgürlüklerin düşmanı” gibi göstermek en hafifinden gaddarlıktır. AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’de 106 iken 11 yılda yüzde 900 artış göstererek 937’ye ulaştı. Bu mu özgürlüklere tahammül etmemek? Hıristiyanlar için hangi iktidar böylesi özgürlükler getirdi? Süryaniler ilk kez bu iktidar döneminde Türkiye’ye döndüler…
Bu ülkede “özgürlük sorunu var” diye Şahin Alpay’ın bulduğu örneğe bakın:
“Özgürlükleri güven altına alma ihtiyacının belki en güncel örneği Başbakan’ın şu sözleri: ‘İkinci bir devlet isteyenler kusura bakmasınlar. Onlar kendilerine nerede devlet buluyorlarsa, buyursunlar gitsinler.’ Erdoğan, dün hemen bütün sağcı politikacıların ortak sloganı ‘Komünistler Moskova’ya!’, Süleyman Demirel’in ‘Türban gericiliktir, başörtülüler Suudi Arabistan’a!’ haykırışını hatırlatan bu sözleriyle bağımsızlık yanlısı Kürtleri ülkeyi terk etmeye çağırıyor. Oysa fikir, ifade özgürlüğü demokrasinin ‘namusu’dur. Çağdaş demokraside şiddeti dışlamak koşuluyla bütün fikir ve tercihler serbestçe ifade edilebilir.”
Zaman yazarı Şahin Alpay’a göre, “Türkiye’de bağımsızlık isteyen Kürtlerin küçük bir azınlık olması, Başbakan’a onlara ‘buyrun gidin’ demek hakkını asla vermez. Ayrılıkçılığı, ‘bölücülüğü’ teşvik etmenin bir yolu da budur.” imiş.
Türkiye’nin bölünmesini istemek Şahin Alpay’a göre “özgürlük”, “Türkiye’nin bölünmesini isteyenleri eleştirmek” ise “özgürlük” değil. Madem Şahin Alpay bu kadar “özgürlük” konusunda hassas, madem “demokrasinin namusu özgürlükler”, o halde bir Başbakan’ın eleştiri özgürlüğü yok mu?
Şahin Alpay gerçekten ne yazdığını bilmiyor. Tutarsızlık, kin, nefret ve demagoji ile sadece batıyor, batıyor, batıyor… Battıkça da sadece pis kokular yayıyor, maskesi düştüğü için açığa çıkan gerçek yüzü de yalnızca tiksindiriyor.
6.09.2013 18:06
HATAY - PROVOKATÖRLERE İNAT BARIŞ ...
http://haber.stargazete.com/politika/provokatorlere-inat-baris-icin-savasiyoruz/haber-790594
FED - ALTIN - USD #Tahteravalli
http://www.habervaktim.com/haber/343577/fed-acikladi-altin-yine-ucusa-gecti.html
******************************************************************************************************
******************************************************************************************************
******************************************************************************************************
O BİR ŞAMPİYON....KENAN SOFUOĞLU ...
AKIL HOCALARI ; LENİN
İMAM-HATİP VE .............
PİYASALAR
BAROLAR da '' Nisbi Temsil ''
http://www.habervaktim.com/haber/343567/barolarda-demokrasi-donemi.html
Şehir Hastahanesi Temeli- Ankara
Japonlardan ÇANKIRI ya '' SESSİZ DEV YATIRIM'' .....
LAZERLE DÜŞMAN ATIŞININ TESBİTİ
PAKİSTANLA ULAŞIM da İŞBİRLİĞİ ...
300 ASKERE İNCELEME
MISIRda GÖSTERİLERE DEVAM ...
**********************************************************************************************************
O artık 41 milyon €
45 ay aradan sonra döndüğü Şampiyonlar Ligi'ne bir gol bir asistle başlayan Arda Turan, Atletico Madrid ile sözleşmesini 2017'ye kadar uzattı
Milli futbolcumuz Arda Turan, 2017'ye kadar Atletico Madrid'de. 2011'de transfer olduğu Atletico Madrid'in önceki akşam Zenit St. Petersburg maçıyla 45 ay aradan sonra ilk Şampiyonlar Ligi maçını oynayan Arda dün resmi sözleşmeyi imzaladı. 3-1 biten Zenit karşılaşmasında bir gol, bir asistle yıldızlaşan 26 yaşındaki futbolcunun serbest kalma bedeli 24 milyondan 41 milyon euroya yükseltildi.
TOPLAM DEĞERİ 73 MİLYON
Arda Turan'ın yeni sözleşmeyle yıllık net ücreti 2.6 milyon eurodan 3.7 milyon euroya çıkartıldı. Kulübün resmi internet sitesine konuşan tecrübeli orta saha oyuncusu, "2011'den bu yana Atletico Madrid ailesinin bir parçası olmaktan onur duyuyorum" ifadesini kullandı. Yıllık brüt ücreti 8 milyon euro olmak üzere Arda'nın toplam değeri 73 milyon euroya ulaşacak.
TWİTTER'DA ZİRVEYE ÇIKTI
TOPLAM DEĞERİ 73 MİLYON
Arda Turan'ın yeni sözleşmeyle yıllık net ücreti 2.6 milyon eurodan 3.7 milyon euroya çıkartıldı. Kulübün resmi internet sitesine konuşan tecrübeli orta saha oyuncusu, "2011'den bu yana Atletico Madrid ailesinin bir parçası olmaktan onur duyuyorum" ifadesini kullandı. Yıllık brüt ücreti 8 milyon euro olmak üzere Arda'nın toplam değeri 73 milyon euroya ulaşacak.
TWİTTER'DA ZİRVEYE ÇIKTI
"Düşmanları dost olmadı ama..."
Müslüman iyi de olsa kötü de olsa, başına gelen her olayın Cenâb-ı Hak'tan geldiğini bilir. İyi olaylar için, Rabbine şükreder; kötü olaylar için de, bunun kendisine bir ikaz olduğunu hatırlar; toparlanması için fırsat bilir. Çünkü, dünya hayatının bir imtihan olduğunu, Cenâb-ı Hakkın nice şerler arkasından hayırlar yarattığını bilir. Ayet-i kerimede, "Olur ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir, olur ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir." (2/216) buyurulmaktadır.
Sıkıntıların, krizlerin birçok faydası da vardır. Bunu iyi değerlendirmek gerekir. En büyük faydalarından biri de, insanın çevresindeki gerçek dostlarını, düşmanlarını tanımasına vesile olmasıdır. Gerçek dost böyle zamanda belli olur. İleride telafisi mümkün olmayan daha büyük tehlikelere düşmemesi için insanın çevresini tanıması, buna göre tedbir alması bunun için büyük önem taşır. Bu, fertler için olduğu gibi müesseseler, devletler için de geçerlidir. Nice devletler böyle dost görünüp gizli düşmanlık besleyen kötü niyetli insanlar tarafından yıkılıp gitmiştir. Tarihte bunun sayısız örnekleri vardır. Bunlardan en ibretlisi de, Hülâgü'nun geçen hafta kısaca değindiğim Bağdat katliamıdır.
Bu katliamın zahirdeki, görünürdeki müsebbibi iki kişidir. İki kişi ile ne olur demeyin, bu iki kişi Bağdat'ın yakılmasına yüzbinlerce insanın öldürülmesine sebep olmuştur. İbret alınması için bu iki kişinin katliamdaki rolünü kısaca bildirmek istiyorum:
Vezir, İbn-i Alkami Şiî olup, halifeye sâdık değildi. Riyakâr biriydi. Çevirdiği entrikalarla Halifenin güvenini sağladığından devlet idâresi elinde idi. Maksadı, Abbâsîleri devirip Şiî devleti kurmaktı. Maksadına kavuşması için Hülâgü'nün Irak'a gelmesini teşvik etmeye başladı. Yine Şiî olan Nâsırüddîn Tûsî de Hülâgü'nün müşâviri idi. Bu da onu Bağdat'ı almaya teşvik ediyordu. İşler ikisi arasında dönüyordu. Gayelerine ulaşabilmek için biri Halifeyi, diğeri Hülâgü'yü yönlendiriyordu.
Nâsırüddîn Tûsî 'nin yönlendirmesi ile Hülâgü Bağdat'a saldırdı. Bağdat'ı muhasara altına aldı. Elli gün muhasaradan sonra vezir İbn-i Alkami, Halifeye ben kendisini ikna ederim, diyerek barış için Hülâgü'nün yanına gitti ve onunla, Bağdat'ı aldığında kendisini vezir yapması için gizlice anlaştı.
Halifeye; "Teslim olursak serbest bırakılacağız" diyerek yalan söyledi. Bu hîleden sonra teslim olan halîfe esir alınarak yanındakilerle beraber îdâm edildi. Ayrıca, dört yüz binden fazla Müslüman kılıçtan geçirildi. Dicle nehri günlerce kırmızı aktı. Sonra da milyonlarca el yazması İslâm kitabı Dicle Nehrine atıldı ve bu defa da nehir günlerce mavi aktı. Böylece büyük bir ilim hazinesi ve târihî kültür yok edildi...
İşte insanın çevresini tanımamasının, herkesi dost kabul etmesinin bedeli... Halbuki değişik kılıflara da bürünse düşman her zaman düşmandır. Bunun için dostları iyi tespit edip, onlarla bağları koparmamalı; düşmanları da iyi tanıyıp, iyi niyetle de olsa onları gerçek dost kabul etmemeli; görüşmelerde, ticari faaliyetlerde ölçüyü kaçırmamalıdır. Yabancı hayranlığı; "Ev danası öküz olmaz" anlayışı ile bir yere varmak mümkün değildir.
Emevi Devleti'nin yıkılıp Abbasi Devleti'nin kurulmasında önemli rolü olan Ebu Müslim Horasani'ye Emevi Devleti'nin yıkılmasının sebebi sorulduğunda şu vevabı verdi: "Dostlarını uzaklaştırdılar; düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırdıkları düşmanları dost olmadı ama, uzaklaştırdıkları dostları düşman oldu!"
Ne gariptir ki, Abbasi Devleti de bu yüzden yıkıldı. Yine de tarihten ibret alınmadı: Kırım Hanlığını Rus dostluğu, Osmanlıyı Avrupa hayranlığı yıktı. Arap ülkelerinin bugünkü perişan hallerinin sebebi de Osmanlı düşmanlığına dayalı İngiliz muhabbeti değil mi?
Sıkıntıların, krizlerin birçok faydası da vardır. Bunu iyi değerlendirmek gerekir. En büyük faydalarından biri de, insanın çevresindeki gerçek dostlarını, düşmanlarını tanımasına vesile olmasıdır. Gerçek dost böyle zamanda belli olur. İleride telafisi mümkün olmayan daha büyük tehlikelere düşmemesi için insanın çevresini tanıması, buna göre tedbir alması bunun için büyük önem taşır. Bu, fertler için olduğu gibi müesseseler, devletler için de geçerlidir. Nice devletler böyle dost görünüp gizli düşmanlık besleyen kötü niyetli insanlar tarafından yıkılıp gitmiştir. Tarihte bunun sayısız örnekleri vardır. Bunlardan en ibretlisi de, Hülâgü'nun geçen hafta kısaca değindiğim Bağdat katliamıdır.
Bu katliamın zahirdeki, görünürdeki müsebbibi iki kişidir. İki kişi ile ne olur demeyin, bu iki kişi Bağdat'ın yakılmasına yüzbinlerce insanın öldürülmesine sebep olmuştur. İbret alınması için bu iki kişinin katliamdaki rolünü kısaca bildirmek istiyorum:
Vezir, İbn-i Alkami Şiî olup, halifeye sâdık değildi. Riyakâr biriydi. Çevirdiği entrikalarla Halifenin güvenini sağladığından devlet idâresi elinde idi. Maksadı, Abbâsîleri devirip Şiî devleti kurmaktı. Maksadına kavuşması için Hülâgü'nün Irak'a gelmesini teşvik etmeye başladı. Yine Şiî olan Nâsırüddîn Tûsî de Hülâgü'nün müşâviri idi. Bu da onu Bağdat'ı almaya teşvik ediyordu. İşler ikisi arasında dönüyordu. Gayelerine ulaşabilmek için biri Halifeyi, diğeri Hülâgü'yü yönlendiriyordu.
Nâsırüddîn Tûsî 'nin yönlendirmesi ile Hülâgü Bağdat'a saldırdı. Bağdat'ı muhasara altına aldı. Elli gün muhasaradan sonra vezir İbn-i Alkami, Halifeye ben kendisini ikna ederim, diyerek barış için Hülâgü'nün yanına gitti ve onunla, Bağdat'ı aldığında kendisini vezir yapması için gizlice anlaştı.
Halifeye; "Teslim olursak serbest bırakılacağız" diyerek yalan söyledi. Bu hîleden sonra teslim olan halîfe esir alınarak yanındakilerle beraber îdâm edildi. Ayrıca, dört yüz binden fazla Müslüman kılıçtan geçirildi. Dicle nehri günlerce kırmızı aktı. Sonra da milyonlarca el yazması İslâm kitabı Dicle Nehrine atıldı ve bu defa da nehir günlerce mavi aktı. Böylece büyük bir ilim hazinesi ve târihî kültür yok edildi...
İşte insanın çevresini tanımamasının, herkesi dost kabul etmesinin bedeli... Halbuki değişik kılıflara da bürünse düşman her zaman düşmandır. Bunun için dostları iyi tespit edip, onlarla bağları koparmamalı; düşmanları da iyi tanıyıp, iyi niyetle de olsa onları gerçek dost kabul etmemeli; görüşmelerde, ticari faaliyetlerde ölçüyü kaçırmamalıdır. Yabancı hayranlığı; "Ev danası öküz olmaz" anlayışı ile bir yere varmak mümkün değildir.
Emevi Devleti'nin yıkılıp Abbasi Devleti'nin kurulmasında önemli rolü olan Ebu Müslim Horasani'ye Emevi Devleti'nin yıkılmasının sebebi sorulduğunda şu vevabı verdi: "Dostlarını uzaklaştırdılar; düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırdıkları düşmanları dost olmadı ama, uzaklaştırdıkları dostları düşman oldu!"
Ne gariptir ki, Abbasi Devleti de bu yüzden yıkıldı. Yine de tarihten ibret alınmadı: Kırım Hanlığını Rus dostluğu, Osmanlıyı Avrupa hayranlığı yıktı. Arap ülkelerinin bugünkü perişan hallerinin sebebi de Osmanlı düşmanlığına dayalı İngiliz muhabbeti değil mi?
Mehmet Oruç
17.09.2013
AK PARTİ, İSLAMCILIK ve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder